Akhisar Türk Ocağında Konuşma

Ocak Başkanı Dr. Şemsettin’in söylevine verilen cevap:

Saygıdeğer efendiler!
Beyefendinin memleket adına ve Türklük adına söylediği sözlerden son derece duygulandım. Şahsıma ait olan gönül okşayıcı kelimelere karşı özellikle teşekkür ederim. Efendiler, dünyada hiçbir millet yoktur ki, büyük veya küçük, eziyetler yaşamamış olsun. Çünkü her millet yaşamak zorundadır. Yaşamak için savaşmak şarttır. Şimdiye kadar pekçok milletler birçok darbelerle karşı karşıya kalmışlardır. Bu darbelerin sonucu iki görüntü arz eder. Birincisi, bu darbeler bir milletin benliğini, varlığını yok eder. İkincisi, bu darbeler mevcut şekli yıksa bile ana unsuru yok edemez. Bu gibi darbelerle karşı karşıya kalan bir memlekette ikinci sonucun meydana gelebilmesi için o memleketin dayandığı milletin çok kuvvetli olması gerekir. İşte Türk milleti böyledir. Türk milleti uğradığı darbeler karşısında varlığını korumuştur. Gerçi dışarıdan gelen bu darbelerin sonuncusu Osmanlı Devleti’ni yıktı, fakat ana unsur olan Türk milletini yok edemedi. Türk milleti varlığına devam edebilmenin ne gibi sebeplere ve şartlara bağlı olduğunu anlayıp değerlendirerek onları hazırladı ve yeni bir devlet meydana getirdi. Efendiler, gerçekten Akhisar, düşman darbelerinin ilk hedeflerinden birini oluşturdu, fakat bu darbe karşısında dağılmadı. Hemen arkasından bir namus cephesi meydana getirerek savaşmaya fedakârca bir şekilde devam etti. Bundan dolayı bütün Akhisarlılar milletin takdirine lâyıktır. Bugün Akhisarlılarla yakından görüşmek vesilesiyle ben de kendilerini tebrik ederim.

Ondan sonra Lozan Konferansı görüşmelerine değinerek demişlerdir ki:

Barışın yapılması gerektiği kuruluşu inkâr edilemez bir gerçektir. Biz bunu en içten şekilde değerlendirmiş bulunuyoruz. Karşımızdakilerden aynı içtenliği ümit ederek muzaffer ordularımızı durdurduk ve delegeler heyetimizi Lozan Konferansı’na gönderdik. Fakat gerçeğin düşündüğümüz gibi görünmesini sağlamak şimdilik mümkün olmadı. Delege heyetimizden her gün aldığımız bilgiden düşüncelerimizi doğrulamasını beklerken, tersi sonuca şahit oluyoruz. Konferansta gördüğümüz bütün sıcak niyetlere ve içtenliğe rağmen, karşımızdakiler hâlâ bizi yok etmek istemekte ve bize bağımsız bir devlet uygulaması yapmamak zihniyetinden uzaklaşmadıklarını göstermektedirler. Hâlâ bize istiklâli zedeleyecek ayrıcalıkları kabul ettirmek ısrarında bulunuyorlar. Bu ısrarda ileri gidenlerin İtalyanlar ve özellikler Fransızlar olduğunu hayretlerle görüyoruz. Sonunda Lozan görüşmeleri ekonomik sorunlardan dolayı kesintiye uğramıştır. Bunu doğal olarak gazeteler yazacak ve hepiniz okuyacaksınız. Bundan zerre kadar hayrete düşmemekliğimiz gerekir. Sorumluluğu bize ait olmayan ve olmayacak olan düşmanlığın aşamaları, ne olursa olsun, bizim, yasal hukukumuzu her şekilde sağlamaya başarılı olacağımıza eminiz. Milletin kararı, kuvvet ve yeteneği buna yeterlidir.
Bundan sonra Belediye tarafından verilen bu ziyafetin Türk Ocağı binasında düzenlenmesindeki isabetten söz etmiş ve elli altmış asırlık büyük bir tarihe sahip olan Türk milletinin milliyetine ve şerefine son derece önem vermesi gerektiğini bildirmiştir.

İzmir Yollarında, s.90-92