Arifiye’de Konuşma

Hoca Harun Efendinin konuşmasına verdikleri cevap:

Lausanne Konferansı’na delegelerimiz gitti. Konferans devam ediyor. İnşallah arzu ettiğimiz sonucu alacağız. Gerçekten düşmanlarımız çok çetindir. Memleketimizi bir sömürge haline getirmeğe uğraşıyorlar. Fakat şimdiki delege heyetimiz, her zaman karşılarına çıkanlar gibi değildir. Sonucu güvenle bekleyelim. Bu konuda hayatımıza kasdetmekte inat edilecek olursa ordularımız  hukukumuzu savunmaya daima hazırdır. Aynı zamanda şimdilik Lausanne Konferansı bizim için ümitsiz bir durumda değildir. Biz barış arzu ediyoruz.

Öncelikle, barışsever olduğumuz için barışı arzu ediyoruz. İkinci olarak, uzayan savaşlar dolayısıyla memleket barışa, düzen ve imara çok muhtaçtır. Fakat barış olmayacak olursa yine mücadeleye devam edecek ve mutlaka memleket için gerekli olan sonucu elde edeceğiz. Bizim mücadelemiz bitmemiştir. Asıl barıştan sonra elbirliğiyle çalışmayı elden bırakmamak lâzımdır. Karşımızdaki düşmanlar böyle çalışıyorlar. Tarihimizle belirlenmiştir ki, şimdiye kadar sonsuz zaferler elde etmişizdir. Tarihimiz birçok parlak zaferler kaydeder. Fakat zaferle beraber her şey bırakılmış ve kazançlarını toplamayı atalarımız göz ardı etmiştir.

Hoca Harun Efendi-kendileri gibi yüksek gayret ve iyi niyet sahibi komutanlar ve önderlerin yönlendirmesiyle halk her türlü  fedakârlığa…

Gazi Paşa (devamla) – Gösterdiğiniz güvene teşekkür ederim. Ancak güvenlik ve itimat fiilî eserlere dayandırılmalıdır. Bu devamlı olursa yararlı olur. Körü körüne güvenler çabuk sarsılabilir. Tarihimiz geçmişte sonsuz zaferler kaydettiği için halk herhangi bir askeri harekâtın sonucuna karşı güven gösterebilir. Ancak bu gibi zaferlerin ardından da halk daima gözardı edildiğini görmeğe-geçmiş günlerin öğretileriyle- alışmıştır.

İşte bu bakış açısından elbirliğiyle çalışmak ve halka şimdiye kadar kaçırılan fırsatların, o memleketin karşılaştığı acı sonuçların tek sebebi  memleket ve millet işlerinin daima belli bazı kişilerin elinde oyuncak olmasından ve milli hâkimiyetin daima ihmal edilip ve boş bırakılmış bulunmasından ileri geldiğini anlatmalıyız. Millî hâkimiyete karşı gerçekleşecek en küçük bir taarruz ve tecavüzü tam bir kahramanlıkla karşılamak gerektiğine yine elbirliğiyle milleti aydınlatmalı ve uyarmalıyız. Halk milli hâkimiyeti benimsemeli ve memlekette tek hâkim ve etkenin kendisi  olduğunu unutmamalıdır. Memleketimiz asıl barıştan sonra faaliyet ve fedakârca gayret ister. Halk üç buçuk, dört seneden beri sonsuz gayret ve fedakârlık ve harcamalarda bulundu. Ancak barıştan sonra birlikte göstereceğimiz faaliyet ve gayretlerdir ki, bu harcamaların kazançlarını toplatacaktır. Memleket ekonomik olarak çok gayrete muhtaçtır. Ekonomimizin düzeltilmesine ve düzenlenmesine vereceğimiz önem derecesinde memlekete bir rahatlık sağlayacağız.
Biz haddimizi bilen kimseleriz. Bitmez arzu sahibi değiliz. Bugün esirlik acıları altında inleyen birçok dindaşlarımız vardır. Bunlar için de; kendi çevrelerinde istiklâllerini kazanmaları ve tam bir bağımsızlık ile memleketlerinin zenginleşmesine ve yükselmesine emek harcamaları en büyük beklentilerimizdendir.

Hâkimiyeti Milliye, 24 Ocak 1923