Eskişehir’de Halkla Yapılan Konuşma
Mustafa Kemal’in ordu birliklerini görmek, incelemek, halkla ilişkide bulunmak ve onları kuracağı parti hakkında aydınlatmak amaciyle Batı Anadolu’da yaptığı gezi sırasında saatlerce süren konuşmalardan:
Milletimiz fakir düşmüştür. Memleketimiz harap olmuştur. Bu fakirliğin ve haraplığın çeşitli nedenleri vardır. Bunların en önemlisi iktisadi konularda geriliğimizdir ve bu geriliği doğuran tek sebep de yolsuzluktur. Bugün dünya yollara son derece önem vermiştir. Deniz yolları, kara yolları meydana getirmişlerdir. Hatta Avrupalılar deniz yollarından gelerek bize rekabet bile ediyorlar, nitekim buğday mahsulü memleketimizde çok bol olarak yetiştiği halde, yollarımızın olmaması yüzünden bir taraftan diğer tarafa ulaştıramıyoruz. Dünyanın öbür ucundan meselâ Amerika’dan gelen unları yemeğe mecbur oluyoruz. Yollarımızı yüzyılın çağdaş ilerlemelerinin gerektirdiği ileri duruma ulaştırmak gereklidir. Ancak bu şekilde memlekette hüküm süren fakirlik ve düşkünlüğe çare bulmuş olabiliriz.
Ondan sonra söz, basına getirerek genel bilgisizliğin yok edilmesi için mekteplerin yeterli olmadığını, tahsil yaşından yukarı olanları da düşünmek gerektiğini ve bu görevi de ancak basının yapacağını söylemişlerdir. Memleketimizin düşünceleri ve eğilimlerinin uygarlaşma derecesi hakkında ancak basın aracılığıyla dışarıyı aydınlatmak ve bu şekilde karşımızdaki akımlara ve görüşlere son vermenin mümkün olabileceğini eklemişlerdir. Bunun üzerine İstiklâl Gazetesi sahibi Basri Bey, Sayın Paşanın açıklamalarını ve düşüncelerini doğruladıktan sonra ajansların düzenli olarak gelmediğinden ve basın ile yapılan yayınlara hükümet memurlarının düşmanca baktıklarından şikâyet eyledi. Sayın Paşa, ajansların düzenli olarak genelleştirilmediğinden şimdi haberdâr olduklarını beyan ile bundan sonra ajanslarının her tarafa gönderilmesi için ilgili dairenin dikkatlerini çekeceklerine söz verdiler. Gazetelerdeki yayınlara memurların düşmanca baktıkları keyfiyetine de şu şekilde cevap vermişlerdir:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti ve onun gerçek siyasetini izleyen taşra memurlarının sizin tanımladığınız anlayışta olmamaları lâzımdır. Gazeteler var olan kanunlar dairesinde hürdür. Ancak bunun dışına çıktıkları zaman takip edilirler. Gazeteler kanunun ve toplum çıkarlarının tersine uygulamalara şahit ve bilgili olurlarsa gerekli yayınlarda bulunmalıdırlar.
Sayın Paşa adalet meselelerine değinerek kanunlarımızın yüzyılın gereklerine uyarak düzenlenmesi ve düzeltilmesi gereğinden söz ettikten sonra uzun bir nutuk söylemişlerdir. Sayın Paşa bu nutkunda Eskişehirlilerin Milli Mücadelemize yaptıkları hizmetlerden övgüyle söz ederek ve Lausanne konferansının iki üç yıllık sorunları değil, üç dört asırlık meseleleri incelemeye ve çözümlemeye çalıştığını, delegelerimizin istiklâl için canını vermeyi göze almış bir milletin temsilcileri olarak haklarımızı savunduklarını ve bunların blöfle veya diğer şekilde aldatılmalarının imkânının olmadığını ve Avrupa devletlerinin eski anlayışları terketmek zorunda bulunduklarını açıklayarak demişlerdir ki:
Bu anlayışın değiştiğine şimdiden hüküm vermek doğru değildir. Bununla beraber bu kararsızlığımız kalıcı olmak şartiyle olumlu bir zemin üzerinde aşama kaydedildiği düşünülebilir. Fakat eski Avrupa anlayışının değiştiğini gösteren kuvvetli delillerin var olmamasına dayanarak bu olumlu gidişin bir ân içinde olumsuz olması da mümkündür. Biz bütün milletçe, hükûmetçe ve meclisçe içten bir şekilde barışa taraftarız. Gerçekten barış hem kendi çıkarımız, hem de dünyanın çıkarı için gereklidir. Bu fikirde olduğumuzu bir çok olaylarla ortaya koyduk. Eğer Avrupa devletleri aleyhimizdeki fikirlerini düzeltir ve bunu fiilen gösterirlerse barışın imzalanmasına hiçbir engel kalmaz. Buna rağmen mutlaka savaşı devam ettirmek isterlerse şimdiye kadar olduğundan daha fazla kuvvetli bulunduğumuza ve daha başarılı sonuçlar kazanacağımıza güvenimiz tamdır.
Ondan sonra bu başarıların temelini yeni şeklimizde aramak lâzım geldiğini bildirerek, geçmişteki günahların, milleti hiçbir zaman temsil etmeyen hükûmet şekil ve tarzlarından ileri geldiğini ve üç senelik mücadelemizde başarının gerçek nedenleri ise hükümet yönetiminin milletin kendi eline almasından ibaret bulunduğunu ispat ile anayasa kanununun bazı önemli maddelerini uzun uzadıya değerlendirmiş ve tahlil etmişlerdir.
İzmir Yollarında; s. 6-9