İstanbul Halkı Temsilcileriyle Bir Konuşma

Dolmabahçe Sarayı’nın bayramlaşma salonunda söylenmiştir:

İstanbul halkını, İstanbul’daki cemiyetleri ve çeşitli kuruluşları yüce heyetinizde selâmlamakla mutluyum. Saygıdeğer vatandaşlarımın bana karşı olan güler yüzü ve sevgilerinin bugünkü parlak gösterisinden, çok duygulandım. İçtenlikle kalbimden teşekkür ederim. İstanbul’dan çıktığım günden bugüne kadar sekiz sene geçti. Ayrılık ve üzüntüyle geçen dakikaların bile ne kadar uzun geldiği düşünülürse, sekiz senelik hasretin ve İstanbul’un saygıdeğer halkı için ruhumun özleminin büyüklüğü kolaylıkla anlaşılır.

İki büyük dünyanın kavuştuğu yerde, Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul, bütün vatandaşların kalbinde yeri olan bir şehirdir. Bu şehir, uğursuz olaylarla rahatsız bulunduğu zamanlar, bütün vatandaşların kalplerinde kanayan yaralar açılmıştı. Kalbi yaralı olanlardan biri de bendim. Bugün görüyoruz ki, geçirdiğimiz karanlık gecelerin sonundan kalplerimizi sevinçlerle dolduran nurlu seherler doğdu.

Sekiz yıl önce rahatsız ve ağlayan İstanbul’dan kalbim sızlayarak çıktım, uğurlayanım yoktu. Sekiz sene sonra kalbim rahat olarak, gülen ve daha güzelleşen İstanbul’a geldim. Bütün İstanbulluların ruhuma heyecan veren sıcak ilgileriyle karşılandım. Sekiz yıl, sosyal heyetimizin yeni dahil olduğu devrin tarihi, içine aldığı ihtilâllerle, inkılâplarla ve sonuçlarıyla az dolu değildir. Sekiz yılda milletimizin siyasal, sosyal ve uygar gelişme yolunda gösterdiği kabiliyet ve yararlılık derecesi yüksektir. Bu dereceyi her gün daha fazla yükseltmek için çok dikkatle ve kararlılıkla çalışacağız. Vatanın bayındırlaştırılması, milletin refahı, daha çok gayret ve çalışma istemektedir. Duyguları ve vicdanlarında kabullenmeyi ilim ve fenle arttırarak ve eğiterek sosyal heyetimizin gerçek huzur ve mutluluğuna çalışmak yüce bir görüştür.

Bu görüşü size, saygıdeğer İstanbul halkına, sekiz yıl öncesine kadar içinde yedi evliya kuvvetinde bir madde düşündürülmek istenilen bu sarayın içinde söylüyorum. Yalnız artık bu saray, halifelerin değil, gölge olmayan, gerçek olan milletin sarayıdır. Ve ben burada milletin bir ferdi, bir misafiri olarak bulunmakla mutluyum.

İstanbul’un eşsiz güzellikleri, İstanbul halkının içten gösterileri içinde geçireceğim günlerin bende yeniden unutulmaz anılar bırakacağına, verimli ilhamlar yaratacağına şüphem yoktur. Bunun için çok seviniyorum. Bu sevincimi bütün halka ulaştırmanızı rica eder ve yüce heyetinizi tekrar selâmlarım.

                                     Hâkimiyet-i Milliye: 02.07.1927