İstanbul’da Bir Konuşma
Türk Ocağı’nı ziyaretlerinde söylenmiştir:
Üye durumu hakkında bilgi aldıktan sonra, “Ne güzel düşünce kuvveti, ne güzel bir düşünce ordusu” dediler. Buradan konferans salonuna giderek toplanan gençlere konuşma yaptılar:
Son seyahatimde ziyaret ettiğim bütün ocaklarda beni çok memnun eden bir harekete, canlılığa tanık oldum. Özellikle Türk Ocakları’nın bulundukları merkezlerde faydalı birtakım hizmetlerle, halk üzerinde çok uygun bir etki bıraktıklarına tanık oldum. Şimdi burada gördüğüm gibi, milletin birçok seçkin aydınları Türk Ocak’larında toplanmıştır. Sizi böyle etrafımda gördüğüm bu anda, son seyahatimin diğer anılarını da zihnimde canlandırarak ve Türk Ocak’larının çalışmalarından duyduğum derin memnuniyeti açıklamakla çok duygulandım.
Gazi çay içerken de tekrar gençlere konuşmuşlar ve gerçekten hatırlarda çok kalıcı izler bırakacak şu uyarıcı sözleri söylemişlerdir:
Siz milliyetçi topluluk, halk ile konuştuğunuz zaman yüksek sesle söylemeyi unutmayınız. Yüksek ses, inancın ifadesi olduğu zaman, etki yapmaktan geri kalmaz. Yolunda çalıştığımız büyük ideali, halkın kalbinde bir düşünce durumundan bir duygu durumuna geçirmelisiniz. Demokrasinin ne olduğunu halka anlatmak özellikle sizin görevinizdir. Birtakım kelimeler vardır ki, sık sık söylendiği halde, hatta aydınlarımız arasında, onu tamamıyla anlayan çok değildir. Halkçılığımızın ne olduğunu, kuralların neyden ibaret olduğunu, halkçıların halka karşı ne gibi görevler yüklemek zorunda kalacaklarını madde madde açıklamak gereklidir.
Cumhuriyeti, onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Cumhuriyet prensiplerini sevdiriniz. Bunu kalplere yerleştirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayınız.
Ayrılmadan önce bir kez daha tekrar ediyorum: Sizin gibi birtakım uzmanlık birimlerine bağlı seçkin aydınlarımızı karşımda görmekten fazlasıyla memnunum. Size, kalbimde bu duygu ve memnuniyetle veda ediyorum.
Hâkimiyet-i Milliye, 20 Aralık 1930