Ordu Hakkında

Saygıdeğer Arkadaşlarım!

Hepinizi son derece özlem ve sevgiyle selâmlarım. İtilâf Devletleri’nin ordumuzu uzun zaman kontrol altında bırakmayı gerektirecek şartları içeren ateşkes önerisi, ondan sonra ordumuzun nitelik ve sayısını değiştiren ve sınırlayan ve bu şekilde milleti, memleketi savunmaktan, hayatını korumaktan alıkoyan şartları bile içeren ikinci notasını da aldıktan sonra; yüce bilginiz olduğu üzere hükûmetiniz bunlara cevap olarak nota vermiştir. Bu notada Anadolu’nun boşaltılmasını temel şart olarak kabul ederek ateşkese ve barışla ilgili konuşmalara girişmeye hazır olduğunu bildirmişti. Bu notayı İtilâf Devletleri üçüncü bir nota ile karşıladılar ki mahiyeti hepinizce bilinir. İtilâf Devletleri bu son notalarında ateşkesi ve barışla ilgili konuşmalara girmeyi kabul etmekle beraber büyük Heyetiniz’in kural kabul ettiği boşaltma meselesini ertelemiş bulunuyorlar.

Dikkate değer ki devletler birinci notalarında Paris toplantısının Küçük Asya’nın boşalttırılmasının gerçek amaç olduğu ve ikinci notalarında da pek açık ve kesin dillerle Küçük Asya’nın Yunanlılar tarafından arabuluculukla boşaltılması olduğu apaçıkken, son notada boşaltımın ertelenmiş olunduğu görülmektedir. Ben bu anda bu tersliğin yorumuna girişmeyeceğim. Barışın ve bunun şartlarının Türkiye ile doğrudan doğruya İtilaf Devletleri arasında çözümlenecek bir mesele olduğunu ve Yunanlılarla hiçbir ilgi ve ilişkisi olmadığını açıklamaya gerek görmem. Bu açıklamalardan çoktur, ancak Yunanlıların memleketimizde yapmakta oldukları yakıp yıkmalara, milletimizi katletmeye ve zarara sokmaya devam etmekte olduklarından bunu bir an önce önlemek konusuna hak ettiği derecede önem vermek zorundayız.

İşte, arkadaşlar, ben bu son nota üzerine komutan sıfatiyle ordunun bakış açısını hükûmete bildirmek ve açıklamak üzere buraya geldim. Doğal olarak Bakanlar Kurulu ile düşünce alışverişlerinde bulunacağım ve gerekirse büyük heyetinizle bile görüşeceğim.
Bir buçuk ay kadardır cephede uğraştığım hepinizce bilinir. Düşmanın durumunu yakından inceledim. Ordularımızı başından sonuna kadar kontrol ettim.

En büyük komutanlarından neferlerine varıncaya kadar hepsinin büyük Heyetiniz’e karşı güven, sevgi ve sarsılmaz bağlarını, saygı ve selâmlarıyla beraber sunarım. Emin olabilirsiniz ki ordumuzun hiçbir neferi ayrı tutulmamak üzere; genel heyet olarak takip ettiğimiz kutsal dava tamamen anlaşılmıştır. Ordularımız Türkiye’nin düşmanlarını da, dostlarını da tamamen anlamıştır. Ne için savaştığını biliyor ve hangi sonuca ulaşıncaya kadar savaşmak zorunda olduğunu tam olarak biliyor. Arkadaşlar! Yüce Meclisiniz’in bilinen üzücü zorluklar içinde oluşturmayı başardığı ordular gerçekten Viyana surlarına dayanan eski Osmanlı ordularından biri değildir. Ancak sahip olduğu yüce ve insanî ülkü bakımından onlardan daha yukarı yetenekte ve değerde bir çelik parçasıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti’nin ordusu, işgaller yapmak ve saltanatlar yıkmak veya saltanatlar kurmak için şunun bunun elinde korunma aracı olmaktan uzaktır. İnsanca ve bağımsız yaşamaktan başka amacı olmayan milletin aynı ülkü ile duygulanan ve yalnız onun emrine bağlı ve sadık öz evlâtlarından oluşmuş saygıdeğer ve kuvvetli bir heyettir. Efendiler! Yakından inceleme ve bilgilerime dayanarak tam bir güvenle söyleyebilirim ki ordularımızın kudretli oluşu ve pek yüksek ahlâk ve manevîyatı, Yüce Meclisiniz’in her türlü meseleleri, tam bir olgunlukla ve düşünerek milletin gerçek isteklerine ve gerçek yararına uygun olarak sonuçlandırmasının garantisidir. Bundan dolayı, ordu adına Bakanlar Kurulunuza daha uzun açıklamalarda ve isteklerde bulunacağım, yüce Heyetiniz’e başka söyleyeceğim yoktur.