Büyük Taarruz’un Başlangıcının 100. Yıl Dönümü Kutlu Olsun.


Büyük Taarruz’un Başlangıcının 100. Yıl Dönümü Kutlu Olsun.

30 Haziran 2023

Türk milletine yeni ve çağdaş bir devletin yolunu açan Büyük Taarruz’un başlangıcının 100. yıl dönümü kutlu olsun.

Sakarya Zaferi sonrası moral gücü yükselen Türk ordusu, donanım ve cephanesinin azlığı, bazı birliklerdeki eksiklikler ve kışın yaklaşıyor olması nedeniyle Yunan kuvvetlerine son darbeyi vuramamıştı. İstilacı gücü Anadolu’dan tamamen atabilmek için onun gücüne yakın veya fazla güce sahip olmak bir zorunluluktu. Bu nedenle Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Sakarya’da ulaşılan başarının ardından Yunanlıları Anadolu’dan atmak için yaklaşık bir yıl sürecek hazırlığa başladı. Hemen genel seferberliğin ilanı ile asker sayısının artırılmasına öncelik verildi. Sakarya Savaşı sırasında ileri hatlarda görev yapan subayların çoğu şehit düşmüştü. Bunların bıraktığı açığın giderilmesi ve yeni silah ve cephanenin temin edilmesi gerekiyordu. Ayrıca tüm ulusun da büyük ve topyekûn bir saldırı için psikolojik olarak hazırlanmasına ihtiyaç vardı. Bu nedenle Paşa, orduyu hummalı bir hazırlık sürecine soktu. Muharebeye katılacak kuvvet sayısı 10 tümenden 12 tümene çıkarıldı. Birlikler I ve II. Ordu Komutanlığı adı altında iki kolda toplandı. Güney ve doğu cephelerinden boşa çıkan birlikler batı cephesine sevk edildi. Ordunun yiyecek, giyecek, silah ve cephane, mühimmat ihtiyacı giderilmeye çalışıldı. Verilen kurslar, talimler, tatbikat ve manevralarla subaylar, hem kendilerini hem de askerlerini taarruza hazırladı.

Hazırlık dönemi, ülkenin ekonomik durumu ve imkânsızlıklarına bağlı olmakla birlikte, birtakım siyasi huzursuzlukları da beraberinde getirdi. Bu dönemde yapılan işlerin diplomatik, lojistik destek, cephe hattı gibi boyutlarının yanı sıra bir de Meclis boyutu vardı. Genel saldırının 1922 yılına ertelenmesi ve barış görüşmelerinin kabul edilmeyişi Meclisteki muhalefeti sürekli canlı tutuyor, Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlık yetkilerinin üçer ay arayla uzatılması muhalefeti geriyordu. Tüm eleştiri ve tartışmalara rağmen başkomutanlık süresi ilk olarak 31 Ekim 1921’de, ikinci defa 4 Şubat 1922’de, üçüncü defa 6 Mayıs 1922’de uzatıldı; 22 Temmuz 1922 tarihinden itibaren de süresiz hâle getirildi.

Mart 1922’de İtilaf Devletleri, Türkiye ve Yunanistan’a bir ateşkes teklifinde bulundu. Bu teklife göre Türkler ve Yunanlar üç ay içerisinde ateşkesi kabul edecekler ve askerden arındırılmış bir bölge oluşturulacaktı. Ayrıca Türk ve Yunan ordularının müttefik bir komisyon tarafından kontrol edilmesi istenmekteydi. İtilaf Devletleri, bu önerinin TBMM hükûmeti tarafından değerlendirilmesini beklemeden  26 Mart 1922’de Sevr Antlaşması’nı hafifleten yeni barış şartları teklif etmişti. Buna göre İzmir ve Batı Anadolu Türkiye’ye iade edilecek, Tekirdağ dışında Trakya Yunanlara verilecek, Türkiye’de askerlik mecburi olmayacak, doğuda bir Ermenistan devleti kurulacaktı. TBMM hükûmeti Misak-ı Millî’ye ters düşün bu teklifi  reddetmiştir.

Ordunun ihtiyaçları ve eksikliklerinin tamamlanması üzerine Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1922 yılı Haziran ayında taarruz kararını verdi. Ancak bu karar gizli tutuluyordu. 21 Temmuz’da gizlice Ankara’dan ayrılarak Akşehir’e gelen Mustafa Kemal Paşa burada gerekli denetimleri yaptı. 27-28 Temmuz gecesi hazırlanmış olunan taarruz planı incelendi. Taarruz planı, Yunan kuvvetlerinin geride yeni bir cephe kurmasına imkân vermeyecek şekilde bir darbe ile dağıtılarak imha edilmesi esasına dayanıyordu. Bu son değerlendirmede, 15 Ağustos’ta bütün hazırlıkların tamamlanması ve 26 Ağustos’ta taarruz yapılmasına karar verildi.

26 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi, Batı Cephesi Komutanı İsmet ve I .Ordu Komutanı Nureddin Paşalarla birlikte savaşı yönetmek üzere Kocatepe’deydi. Planlandığı şekilde sabah saat 04.30’da başlaması gereken Büyük Taarruz Harekâtı sisin fazlalığı nedeniyle yarım saat gecikmeyle saat 05.35’de topçu ateşiyle bütün cephede birden başladı. Yaklaşık on dakika süren hazırlık ateşinin ardından imha ateşine geçildi. Bununla birlikte bütün cephelerde piyadeler ilerlemeye başladılar.

Taarruzun başladığı ilk iki gün içerisinde, Afyonkarahisar’ın güneyinde 50 ve doğusunda 20-30 km uzunluğundaki düşman cephesinin düşürülmesi sağlandı. Asıl Yunan kuvvetleri Aslıhanlar civarında perişan edilirken, 30 Ağustos 1922’de Yunan ordusunun önemli kısmı dört tarafından sarıldığı Dumlupınar’da, bizzat Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın idare ettiği Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde savaş dışı bırakıldı. Perişan bir şekilde kaçmaya başlayan Yunan ordusunun toparlanarak yeni bir cephe oluşturmasına fırsat vermek istemeyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül’de “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”  şeklindeki tarihî emrini verip Türk ordusunun taarruzunun hızla devam etmesini sağladı. Türk ordusunun gerçekleştirdiği amansız takip hareketi sonucunda 9 Eylül’de İzmir, 10 Eylül’de Bursa işgalden kurtarılmış oldu.

26 Ağustos 1922’de başlayıp 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile kazanılan zaferi Gazi Mustafa Kemal Paşa bir konuşmasında şöyle tanımlamıştı:

“… Her safhası düşünülmüş, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât Türk Ordusu, Türk Subay ve Komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk Milleti’nin hürriyet ve istiklal fikrinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan mesut ve bahtiyarım.”

Yunan ordusunun on beş gün içinde imhası ile sonuçlanan “Büyük Zafer”, Başkomutanın büyük riski göze alarak, güçlü bir sıklet merkezi yapmak, taarruzla baskını sağlamak, denk kuvvetle, ateş üstünlüğüne sahip düşmana karşı muharebede kesin sonuç yerini seçme, doğru karar verme, iç ve dış politikayı iyi yönetmek, milleti ve orduyu kaynaştırıp, savaşa hazırlamadaki üstün başarıyla kazanılmıştır.

Bu şanlı zaferlerin yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ordumuzun kahraman askerlerini, şehit ve gazilerini rahmet ve minnetle anıyoruz.