İstiklal Marşı’nın Kabul Edilişinin 102. Yıl Dönümü Kutlu Olsun


İstiklal Marşı’nın Kabul Edilişinin 102. Yıl Dönümü Kutlu Olsun

30 Haziran 2023

Osmanlı zamanında çağdaşlaşma hareketiyle beraber Batılı milletlerinki gibi bir millî marş ihtiyacı Sultan II. Mahmut döneminden itibaren özellikle Batılı devlet temsilcileri ile yapılan törenlerde hissedildi. Bu ihtiyaç, resmî bir statüsü olmadan değişik padişahlar zamanında birbirinden farklı güfte ve besteler okunarak giderildi. II. Meşrutiyet’ten sonra ise bazı Batılı sanatkârların bestelerinin benimsenmesi veya Batılı kompozitörlere bir millî marş hazırlatılması gibi teşebbüslerden hiç bir sonuç alınamadı. Türklerin millî marş ihtiyacı, yurdumuzu işgal eden istilacı ve işgalcilere karşı bir direniş olan Millî Mücadele döneminde İstiklâl Marşı ile netlik kazandı.

İstiklal Marşımız, TBMM’nin ilk günlerinde kurulan heyet-i irşadiyelerin yurt gezileri sırasında halktan edindikleri izlenimlerin verimli bir sonucu olarak bir istiklâl marşına ihtiyaç olduğunu devlet erkânına bildirmeleri sonucunda Maarif Vekâleti tarafından bir yarışma açıldı; 18 Eylül 1920 tarihli bir tamimle bütün valiliklere yarışmasının şartları duyuruldu ve ayrıca gazeteler ile de yurt sathında ilân edildi. Başvuru sürresinin son günü olan 21 Aralık 1920 tarihinde yarışma için gönderilen şiir sayısı 724’tür. Ancak bunlar arasında milli marş güftesi olmaya layık bir şiir yoktur. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver, Balıkesir milletvekili Hasan Basri’ye böyle bir şiiri Mehmet Âkif’ten beklediğini söyleyerek aracı olmasını istedi. Hasan Basri, Mehmet Âkif’in marş için hükümet tarafından konulan 500 lira mükâfatı kabul etmediğinden yarışmaya katılmadığını öğrendi. Bunun üzerine H. Suphi, bu şartın Mehmet Âkif için kaldırılabileceğini belirtir. Bundan sonra M. Âkif de bir süredir üzerinde çalıştığı eserini tamamladı ve Maarif Vekâleti’ne gönderdi. İstiklal Marşı, “kahraman ordumuza” ithafıyla ilk defa Sebilürreşad dergisinde (17 Şubat 1921) ve dört gün sonra da Kastamonu’da çıkan Açıksöz gazetesinde yayımlandı.

İstiklal Marşı, Maarif Vekâleti’nden gönderilen bir tezkire ile TBMM’nin 26 Şubat 1921 tarihli oturumunda gündeme alındı. Meclisin Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında yapılan 1 Mart 1921 tarihli oturumunda Hasan Basri Bey’in önerisi üzerine söz alan Hamdullah Suphi, yarışmaya katılan şiirlerden yedisinin istenen şartlara uygun olduğunu, ancak kendisinin Mehmet Âkif’in şiirini beğendiğini söyleyip sonra şiirin tamamını okudu ve her kıtanın arkasından sürekli alkışlandı. Meclisin konuyla ilgili üçüncü ve son oturumu 12 Mart 1921’de Adnan Adıvar başkanlığında yapıldı. Meclise sunulan altı öneri arasından Hasan Basri Çantay’ın “Mehmed Âkif Bey’in şiirinin tercihan kabulü” teklifi oylandı ve büyük çoğunlukla kabul edildi. Artık resmi hale gelen marş, Hamdullah Suphi tarafından bir kere daha okundu ve bütün mebuslarca ayakta alkışlandı. Hasan Basri Çantay, Mustafa Kemal Paşa’nın, Hamdullah Suphi tarafından “istiklâl marşı” şiiri okunurken sıraların önünde ayakta dinlediğini ve sürekli alkışladığını belirtir. İstiklâl Marşı şairi Mehmet Âkif Ersoy, 500 lira değerindeki mükâfatı, fakir Müslüman kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine son vermek amacıyla kurulan Darülmesai’ye hediye etmiştir.

Millî marşlar, yazıldığı günlerdeki millî duyguları yansıtır. Millî Mücadele’nin en sıkıntılı günlerinde kabul edilen İstiklal Marşı da o günlerin millî karakterini ve millî ruhunu yansıtacak şekilde yazıldığından Türk halkı ve Türk ordusu üzerinde beklenen etkiyi yarattı; milletimiz için büyük bir moral ve heyecan kaynağı oldu. Millî Mücadele zaferle sonuçlanıp yeni Türkiye Devleti kurulduktan sonra İstiklâl Marşı’nın bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya toplam 24 besteci katıldı. İlk önce 1924’te Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etti. 1930’a kadar Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi çalındı. 1930’dan itibaren ise Maarif Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922’de yaptığı besteyi yürürlüğe koyunca bu beste İstiklâl Marşı olarak okunmaya başlandı. 

İstiklal Marşımız, 1982 anayasasının 3. maddesinde “Türkiye Devleti’nin millî marşı İstiklâl Marşı’dır” bendi ile yerini aldı. Buna ilaveten, 15 Kasım 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de millî marşı olarak kabul edildi. Türk milletinin istiklal ve bağımsızlığının destanı olan Millî Mücadele’nin ruhunu ve kararlılığını yansıtan bu ölümsüz eseri bizlere kazandırdığı için millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’u ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Millî Mücadelemizin bütün kahramanlarını rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.

Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı

Osmanlı zamanında çağdaşlaşma hareketiyle beraber Batılı milletlerinki gibi bir millî marş ihtiyacı Sultan II. Mahmut döneminden itibaren özellikle Batılı devlet temsilcileri ile yapılan törenlerde hissedildi. Bu ihtiyaç, resmî bir statüsü olmadan değişik padişahlar zamanında birbirinden farklı güfte ve besteler okunarak giderildi. II. Meşrutiyet’ten sonra ise bazı Batılı sanatkârların bestelerinin benimsenmesi veya Batılı kompozitörlere bir millî marş hazırlatılması gibi teşebbüslerden hiç bir sonuç alınamadı. Türklerin millî marş ihtiyacı, yurdumuzu işgal eden istilacı ve işgalcilere karşı bir direniş olan Millî Mücadele döneminde İstiklâl Marşı ile netlik kazandı.

İstiklal Marşımız, TBMM’nin ilk günlerinde kurulan heyet-i irşadiyelerin yurt gezileri sırasında halktan edindikleri izlenimlerin verimli bir sonucu olarak bir istiklâl marşına ihtiyaç olduğunu devlet erkânına bildirmeleri sonucunda Maarif Vekâleti tarafından bir yarışma açıldı; 18 Eylül 1920 tarihli bir tamimle bütün valiliklere yarışmasının şartları duyuruldu ve ayrıca gazeteler ile de yurt sathında ilân edildi. Başvuru sürresinin son günü olan 21 Aralık 1920 tarihinde yarışma için gönderilen şiir sayısı 724’tür. Ancak bunlar arasında milli marş güftesi olmaya layık bir şiir yoktur. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver, Balıkesir milletvekili Hasan Basri’ye böyle bir şiiri Mehmet Âkif’ten beklediğini söyleyerek aracı olmasını istedi. Hasan Basri, Mehmet Âkif’in marş için hükümet tarafından konulan 500 lira mükâfatı kabul etmediğinden yarışmaya katılmadığını öğrendi. Bunun üzerine H. Suphi, bu şartın Mehmet Âkif için kaldırılabileceğini belirtir. Bundan sonra M. Âkif de bir süredir üzerinde çalıştığı eserini tamamladı ve Maarif Vekâleti’ne gönderdi. İstiklal Marşı, “kahraman ordumuza” ithafıyla ilk defa Sebilürreşad dergisinde (17 Şubat 1921) ve dört gün sonra da Kastamonu’da çıkan Açıksöz gazetesinde yayımlandı.

İstiklal Marşı, Maarif Vekâleti’nden gönderilen bir tezkire ile TBMM’nin 26 Şubat 1921 tarihli oturumunda gündeme alındı. Meclisin Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında yapılan 1 Mart 1921 tarihli oturumunda Hasan Basri Bey’in önerisi üzerine söz alan Hamdullah Suphi, yarışmaya katılan şiirlerden yedisinin istenen şartlara uygun olduğunu, ancak kendisinin Mehmet Âkif’in şiirini beğendiğini söyleyip sonra şiirin tamamını okudu ve her kıtanın arkasından sürekli alkışlandı. Meclisin konuyla ilgili üçüncü ve son oturumu 12 Mart 1921’de Adnan Adıvar başkanlığında yapıldı. Meclise sunulan altı öneri arasından Hasan Basri Çantay’ın “Mehmed Âkif Bey’in şiirinin tercihan kabulü” teklifi oylandı ve büyük çoğunlukla kabul edildi. Artık resmi hale gelen marş, Hamdullah Suphi tarafından bir kere daha okundu ve bütün mebuslarca ayakta alkışlandı. Hasan Basri Çantay, Mustafa Kemal Paşa’nın, Hamdullah Suphi tarafından “istiklâl marşı” şiiri okunurken sıraların önünde ayakta dinlediğini ve sürekli alkışladığını belirtir. İstiklâl Marşı şairi Mehmet Âkif Ersoy, 500 lira değerindeki mükâfatı, fakir Müslüman kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine son vermek amacıyla kurulan Darülmesai’ye hediye etmiştir.

Millî marşlar, yazıldığı günlerdeki millî duyguları yansıtır. Millî Mücadele’nin en sıkıntılı günlerinde kabul edilen İstiklal Marşı da o günlerin millî karakterini ve millî ruhunu yansıtacak şekilde yazıldığından Türk halkı ve Türk ordusu üzerinde beklenen etkiyi yarattı; milletimiz için büyük bir moral ve heyecan kaynağı oldu. Millî Mücadele zaferle sonuçlanıp yeni Türkiye Devleti kurulduktan sonra İstiklâl Marşı’nın bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya toplam 24 besteci katıldı. İlk önce 1924’te Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etti. 1930’a kadar Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi çalındı. 1930’dan itibaren ise Maarif Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922’de yaptığı besteyi yürürlüğe koyunca bu beste İstiklâl Marşı olarak okunmaya başlandı. 

İstiklal Marşımız, 1982 anayasasının 3. maddesinde “Türkiye Devleti’nin millî marşı İstiklâl Marşı’dır” bendi ile yerini aldı. Buna ilaveten, 15 Kasım 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de millî marşı olarak kabul edildi. Türk milletinin istiklal ve bağımsızlığının destanı olan Millî Mücadele’nin ruhunu ve kararlılığını yansıtan bu ölümsüz eseri bizlere kazandırdığı için millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’u ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Millî Mücadelemizin bütün kahramanlarını rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.

Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı